Röportajlar

Şiddet Yasalarla mı? Eğitimle mi Çözülür?


Kadınlar TBMM önünde eylem yapıyor. Kadına yönelik şiddet o kadar arttı ki her gün başka bir kadının ölümü ya da yaralanması haberlerini okur olduk. Aslında şiddet arttı mı? Yoksa artık kadınlar 'kol kırılır yen içinde kalır' mantığından kurtuldu ve seslerini daha mı iyi duyuruyorlar. İkinci şık daha ağır basıyor. Kadın bilinçlendikçe sesini duyurması gerektiğini daha iyi biliyor.

“Yasalar kadınları koruyamıyor”. Kadınlar bugün bunun için Meclis önünde eylem yapıyor. Dünyanın en sert yasalarını da yapsak eğitilmemiş bir toplumda şiddet kaçınılmaz oluyor.

Peki, şiddet aslında nedir? Sadece yasalarla önlenebilir mi?
Psikolog Fatma Ülger şiddetle ilgili merak ettiğimiz soruları yanıtladı.

Şiddet Nedir? Bize tanımlar mısınız?


F.Ü:
Şiddet insanın içinde biriken öfkenin fiziksel hale dönüşmüş şeklidir. Öfke tamamıyla engellenmişlikten ileri gelir. Şiddet gösteren bir insan normal yollarla karşısındakine yaptıramadığı ve ya kendi yapamadığı şeyleri güç kullanarak yaptırmaya çalışır. Kendiside uyguladığı şiddetin nelere mal olacağını bilir aslında. Özellikle kadına uygulanan şiddetten sonra, bunu yapan erkek bir sevgi azlığının, öfkenin ve kinin oluşacağını bilir. Ama o kadar acizdir ki, kendisini sevgiyle ifade etmekten o kadar yoksundur ki, istediği şeyi şiddetle almak ister.

Bu neden kaynaklanır? En çok kimlerde görülür?


F.Ü:
Bu, dürtü bozukluğu, anti sosyal kişilik bozukluğu olan insanlarda daha çok görülür. Bu kendi açısından güç göstergesidir. Gücünü insanları yaralayarak, sindirerek, korkutarak gösterir. Bu durum tamamıyla aciz insanların işidir. Kendine özgüveni olmayan, kendisini ifade etme becerileni gösteremeyen, özgüven eksikliği yaşayan insanlarda ortaya çıkar. Erkekler bunu daha çok, kendi hemcinslerinde kendilerinden zayıf olanlarda, ya da güçsüz buldukları için kadınlarda uygularlar.

Bu durum kadınların psikolojisini nasıl etkiliyor?


FÜ:Onlara göre kadın fiziksel olarak daha güçsüz olduğu için bunu yapmak daha kolay. Ama bilmiyorlar ki, şiddetin üzerine kendilerine gülümseyen eşleri, sadece gidecek bir yerleri olmadığı için yanlarındadır. Onlara bedenen ait olurla ama beyin ve kalben asla.


Kadına yönelik şiddet yasalarla düzenlenmeye çalışılıyor. Kadınlar ve Sivil Toplum Kuruluşları yasaların kadınları koruyamadığını, cezaların daha da arttırılmasını istiyor. Şiddetten sadece yasalarla korunmak, önüne geçmek mümkün müdür? Şiddetin önüne geçilmesinde eğitimin nasıl bir etkisi olur?


FÜ:
Şiddetin önüne öncelikle eğitimle geçebiliriz. Tabi ki yasalarla da güçlendirilmelidir. Yasalarla bir nebze önüne geçebiliriz şiddetin. Ama öncelikle değerler kültürüne bir bakmamız gerekiyor. Toplumda şu anda korku kültürü hâkim. Yasaları güçlendirebiliriz ama eşini “söylemeyeceksin” diye korkutursa bunun önüne nasıl geçeceğiz? Bu yüzden öncelikle değerler sistemimizde korkunun yerine ‘şefkat’i oturtmalıyız. Eğitimle farkındalık yaratırsak, bu konuda devlet farklı önlemler alırsa şiddetin önüne geçmek daha kolay olur. Aile eğitimi, evlilik öncesi eğitim, kendini tanıma eğitimi gibi çalışmalar yasallaşırsa en azından bir farkındalık yaratılmış olur.

Peki, bu eğitimi nasıl verebiliriz?


FÜ:
Öncelikle duyguların eğitimi. Bu konuyu ben çok önemsiyorum. Çocuk yaştan itibaren duyguların eğitimini sağlayabilirsek başarılı oluruz. Çocuklara öncelikle şefkat ve merhameti, sevgiyi öğretmek zorundayız. Bunları nasıl kullanmamız gerektiğini öğretmek zorundayız. Duygu eğitimini verirsek binanın temelini sağlam atmış oluruz. Çok sert yasalar çıkartarak, binanın ikinci katının içini yenilemiş oluruz. Ama temel çürük kalır. O bina ne kadar ayakta durabilir? Dolayısıyla eğitimle binanın temellerini sağlam atmalı, yasalarla da o binayı sürekli yenilemeliyiz.

Şiddet Öğrenilen bir şey midir? Örneğin bir çocuk babasının annesini dövmesine şahit olduğunda, bunu kendi eşine uygular mı?


FÜ:
Evet, şiddet öğrenilen bir şey ama bazı insanlarda da dürtü kontrol bozukluğu vardır. Bu insanlar beyin yapılarındaki bazı hassasiyetler ve genetik faktörlerden dolayı dürtü kontrol bozukluğuyla dünyaya gelirler. Zaten çok küçük yaşta bu yapıdaki insanları tanımak mümkündür. Çocukken arkadaşlarına şiddet uygularlar, bilmeden zarar verir. Bu insanlar çocuk yaştan itibaren eğitimle farkındalık kazandırılarak sağlıklı hale getirilebilir. Ama sağlıklı çocuklar sosyal öğrenme dediğimiz, görerek öğrenme metodunu uygularlar. Şiddet kullanan insanların bir şekilde güç elde ettiğini görür. Babasının annesini döverek istediğini yaptırdığını gören çocuk, şiddet uygulayarak istediklerini elde etmeyi öğrenir.

Bugün iki farklı ilden iki haber geldi. İlköğretim çağındaki çocuklar artık arkadaşlarına bıçakla saldırıyor. Şiddetin bu kadar erken yaşa inmesinin nedenleri nedir?


FÜ:
Televizyonlar burada çok etkili. Özellikle anneler yemek yedirirken bile çocuklarını televizyon önüne oturtuyor. Örneğin çizgi filmler, iyi karakterler bile kötüleri öldürerek, kötülere şiddet uygulayarak iyi oluyor. Kahraman olmanın, iyi olmanın yolu bile şiddet olarak gösteriliyor. Bir şeyi çok izlerseniz duyarsızlaşırsınız. Bunun yanı sıra kadın programlarına, haberlere baktığımızda reyting uğruna sürekli insanları ajite eden, canlarını yakan programlar var. Ama yine de merak edip izleyen insanlar var. Gece yarıları şiddet içeren sözde spormuş gibi gösteriler boks programları var. Özellikle erkek çocukları bunları görüp, birbirine uyguluyor. Aileler tarafından ikaz edilmiyor bu çocuklar. Hatta öyle babalar var ki; çocukları diğer çocukları dövdüğünde, kendi çocuğunu kahraman ilan ediyor. Çocuğu dövüldüğünde “sen niye vurmadın” diyor. Bu bir teşviktir.

Peki, kız çocuklarını nasıl eğitmeliyiz? Şiddete karşı durabilmelerini nasıl öğretmeliyiz? Birçok kadın susuyor. Susmamayı nasıl öğrenecekler?


: Öncelikle özgüvenleri yerinde olduğu zaman, kız çocuklarını güvenli bireyler olarak yetiştirdiğimiz zaman onlarda korkusuzca düşüncelerini ifade edebilmeyi öğrenebilirler. Eğer kız çocuklarını erkek çocuklarından farklı olarak “sen kızsın, sen sus, kızlar konuşmaz” diye yetiştirirsek, anne, babadan dayak yediğinde sessiz kalıyorsa, babanın her dediğini yapıyorsa işte bu bir sosyal modeldir. Kız çocuğu bunun doğru olduğunu düşünecek ve ileride eşinden şiddet gördüğünde kimseye söyleyemeyecektir. Hepsinden önemlisi çocuklarımıza saygı göstermek zorundayız. Odalarına girerken dahi izin alacağız. Öpmeden önce bile izin alacağız. Yani onlara bir birey olduklarını her fırsatta hissettireceğiz. Böylece hem fiziki şiddet, hem de tacize karşı onları eğitmiş olacağız. Yani “sen özel bir insansın, kıymetlisin” duygusunu ona hissettirmeliyiz.

Kaynak: haber365 / Alev DÖNMEZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder